Kim istemez kocaman bir bahçenin çevrelediği bir alanda yaşamayı! Bahçe yaşamının mevsimi olamaz.
Bahçeyi, yalnızca evimizi çevreleyen ve bize ait bir toprak parçası olarak görürüz, oysa bahçeli bir yerde yaşamak, başlı başına bir yaşam biçimidir.
Büyük kentlerde yaşamlarını sürdürenler için bahçe çok kez emekliliğe ertelenmiş bir hayaldir. Bu düşüncede bahçeye ayrılacak zamanın ancak o dönemde bulunabileceği vurgulansa da, birçok nedenle bu yalnızca bir hayal olarak kalır.
Oysa işe eldeki olanakları değerlendirmekle başlamak belki de çok daha kolay bir çözüm, en azından düşünceyi ertelememek çok daha gerçekçi bir davranış olabilir. Örneğin bahçeniz yok ama bir terasınız var; onu bir bahçeye dönüştürmek de güç değil; bu sınırlı alan size bir bahçe dolusu uğraş getirecektir.
Terasınız yoksa belki de bir balkonunuz vardır. Hemen kolları sıvayıp gereksiz kalabalıklardan kurtulun ve burayı, işten çıkar çıkmaz koşarcasına geleceğiniz bir alana dönüştürün.
Dünya yüzünde loş ortamda da yaşayan birçok bitki var; araştırmaya başlayın, bulursunuz. Hatta bu işi yapay ışıkla bile çözmek olası. Bir balkonunuz da yok. Üzülmeyin, pencere önleri çok küçük bir balkona dönüşebilir.
Oraya yaptıracağınız sağlam askılı çiçekliklere mevsim çiçekleri, çiçekli çiçeksiz bitkiler, hatta ıtırlı mutfak otları bile dikebilirsiniz. Yeter ki isteyin ve uğraşın, bu şekilde kendi bahçenizi kısaca kendi küçük cennetinizi oluşturun.
Gelişmiş ülkeler bahçe ve bitki dünyasını öylesine bir yaşam biçimine dönüştürmüşler ki, mevsim ne olursa olsun çiçeksiz bir ev görmek hemen hemen olanaksız.
Bahçede mevsimler birbirini izlerken onunla dopdolu ve onunla iç içe yaşayan bir bahçıvan, yaşamın gerçek ve coşku dolu yanını da keşfeder. (Bahçede yaşayan ve onunla ilgilenen kişileri, meslekleri ne olursa olsun hiçbir ayrım gözetmeksizin ‘bahçıvan’ diye tanımlıyoruz).
Yaş hiç önemli değil; kaç yaşında olurlarsa olsunlar, bahçıvanlar genç, güler yüzlü, yaşama olumlu bakan ve istatistiklere göre de uzun ve sağlıklı yaşayan kişilerdir. Onların her zaman anlatacak ve araştıracak ilginç konuları vardır.
İlkbahar, doğanın patladığı bir mevsimdir. En bakımsız bahçeyi bile bir anda cennete çeviren ilkbahar, bahçıvanın da kabına sığamadığı bir dönemdir. Her önüne gelen oyuncağı isteyen bir çocuk gibi, her önüne gelen bitkiyi bahçesinde görmek ister.
Ne ekse, ne dikse ona az gelir. Semt pazarları, seralar, yol kenarlarına dizilmiş ağaç fidanları, erken çiçek açan bademler ve meyve ağaçlarının görüntüsü, bahçıvanı uykusuz bırakacak denli coşku vericidir.
Yaz, bahçede en uzun yaşanan dönemdir, ne var ki biraz yorucudur. Bu yorgunluk, birbirinden farklı bitkilerin yarattığı bir renk cümbüşü içinde unutulur gider. Biraz öğle uykusu, akşam sulamaları ya da çalışmaları için gereken gücü toplamaya yeter.
Gün batışına yakın yapılan sulama ne denli zor gözükse de sihir, bahçe musluğunu açmada yatar. Bunu yapanların çok iyi bildiği gibi hortumdan akan su, sulanan bitkilerin duyduğu minneti sezmek, bütün yorgunluğu alıp götürür. Kuş gibi hafif dolanırsınız.
Bir de bakmışsınız hava kararmaya başlamış, gün çoktan geceye uzanmada, siz ise mutlu ve meşgulsünüz. Musluğu açarken aklınızdan geçen kaygılar nereye gitti dersiniz? Yok oldular, su olup aktılar.
Sonbahar, sıcak yazın ardından nefes getirir, yorgunluk azalır, günlerin kısalmasıyla bahçenin renkleri de değişir. Hele yağmurlar yağmaya başlamaya görsün, bahçıvan kocaman bir soluk alır. Sonbaharda bahçede gezinmek tam keyfe dönüşür.
Yaz sıcaklarından boynunu bükmüş mevsim çiçekleri solmadan ve gelmekte olan krizantemlere yerlerini bırakmadın önce son bir kez canlanır, parıldar; hiç solmayacaklar sanırsınız. Sonbahar bahçeye yumuşak bir renk katar. Kızaran yapraklar, kızıla dönen gün batışıyla yarışır. Sonbahar, bahçıvan için, kaçamaklarına göz yuman küçük bir tatil dönemidir.
Kısa kış günleri, büyük tasarılara açıktır. Bahçede gezinen bahçıvan, bütün bitkilerini dinleme olanağını yakalar.
Yeri değişecek ağaç ve ağaççıklar, boş alanlara dikilecek yeni bitkiler, budanacak çalılar, sarmaşıklar, meyve ağaçları, çitler, temizlenmesi gereken çiçek tarhları, ilkbahara hazırlanması gereken sebze bahçesi, yağmurlarla bahçeyi kaplayan yabani otların temizlenmesi ve çıplak doğayı bir anda renge boğan ilk çiçekler, menekşeler, çuha çiçekleri, çiğdemler, sümbüller, bahçeyi bir anda kar yağmış gibi kaplayan papatyalar, kış yaseminlerinin sarı ışığı ve mimozalar.
Evet, bahar yola çıkmış geliyor, hava ne denli sert de olsa, canlanmaya başlayan doğayla bahara giden yol açılmakta, soluk kış güneşi altında her biri ayrı bir heykel görünümü veren yapraklarını dökmüş ağaçlar ve güneşe bakan yamaçlarda kendini belli eden ilk tomurcuklar.
Bahçe her an yaşama, değişime, doğuma açık; her an sizinle, emeğinizle, sevginizle, bakımınızla yaşayan; sizi kucaklayan, saran, kendinizle uzlaştıran ve mutlu eden en candan dost, kısaca yaşadığınızın en somut kanıtı.
|