Bir çocuğun aileye ne tür sorumluluklar getireceği bilinmez. Anne ve baba altından kalkamayacakları bir sorunla karşı karşıya kaldıklarını düşünürler. Bu yanlış bir düşüncedir.
Önceleri çocuk bakımı konusunda kesin reçeteler vermeye alışık olan çocuk doktorları, günümüzde, her bebeğin farklı birer kişiliğe sahip olduğunu düşünmekte ve hoşlandıkları şeyler, duyguları, uyku alışkanlıkları, büyüme biçimleri, huyları bakımından da farklı olan bebeklerin katı bir anlayış içinde büyütülmemeleri gerektiğini savunmaktadırlar.
Her çocuk, ayrı bir insan olarak ele alınıp ona göre yetiştirilmelidir. Bu yüzden anne ve baba, kendi yargılarına güvenmek zorundadırlar. Teorik bilgi her zaman pratik deneyimin yerini tutamaz.
Çocuk doğduğunda ortalama 3,5 kilogram kadar ağırlıktadır. Kızlar 250 gram kadar hafif olurlar. Beş kiloya kadar doğabilmektedir. İki kilo beş yüz gramdan az doğan bebekler erken doğmuş sayılırlar ve özel bakıma alınırlar. Çoğu beş-altıncı ayda kilolarının iki katına çıkarlar.
Doğuşta boy 48 ilâ 53 santimetre arasındadır. Bir yaşına bastığında bebeğin boyu daha uzamış olur. Doğuşta baş ile göğüs çevresi eşittir. Sonra baş hızla büyür ve bir yaşına bastığında çevresi 4 santime yakın artış gösterir.
Kafatası kemikleri yumuşaktır ve çocuk bir yaşına kadar tek bir tarafa uzun süre yatmamalıdır. Bir emzirmede soluna, ötekinde sağına yatırılmalı, hem yüzüstü, hem de sırtüstü yatmaya alıştırılmalıdır.
Kafatasında iki yumuşak bölge olan bıngıldaklar, kemiklerin kaynaşmadıkları bölgelerdir. Başın arka kısmındaki bıngıldak dördüncü ayda, öndeki bıngıldak ise 18. ayda kapanır. Bıngıldaklara özel bir bakım gerekmezse de, buraları ellemek, bastırmak doğru değildir.
Bazı çocuklar yedinci ayda emeklemeye başlar. Bazıları, emeklemek için 10., hatta 11. ayı bekler. Birinci yılın sonunda çocuk, kolayca ayakları üzerinde dikilebilmeli ve tutunarak yürüyebilmelidir. Elinden tutulursa genellikle 12. ayda yürür. Yardım edilmemesi halinde yürüme normal olarak 12 ile 16. aylar arasında başlar. Tabii, bazıları daha hızlı gelişir ama çocukların yüzde 4O’ı bir yaşında, yüzde 6O’ı da on dört ayda yürüyebilir.
Şişman veya hastalık geçiren çocukların yürümeleri iki yaşına kadar gecikebilir. Bazen kaygan bir zemin, tıkış tıkış bir oda ya da sıkan bir ayakkabı, çocuğu yürümekten alıkoyabilir. Kaslarda hastalık, raşitizm veya sinirlerde hasar söz konusu olabilirse de bunlar çok seyrek görülen şeylerdir.
Yürümeye isteksiz çocuğu anne-baba sabırla karşılamalı ve o yürümeye hazır olmadan zorlamaya gitmemelidir. Yeni yürümeye başlayan başka çocukların yanına koymak da, çocuğu yürümeye teşvik edici bir unsurdur.
Doğduktan sonra bebekler ışık ile karanlığı ayırt edebilirler ama iki haftaya kadar dikkatlerini bir eşya üzerinde toplayamazlar. Genellikle dört hafta sonra bir şeye bakabilir ve iki aylıkken hareket halindeki bir eşyayı gözleriyle izleyebilirler. İlk aylarda gözünü bir noktada toplamakta güçlük çekeceğinden çocuk şaşı bakıyor sanılabilir. Bu durum kısa zamanda kaybolur, endişelenmeye gerek yoktur.
Doğuştan kısa süre sonra bebekler gürültü ve sesleri tanırlar ama bir sesi diğerinden ayırt etmesi için 2-3 ay geçmesi gerekir. 2-3 üç aylık bebekler müzik dinlemekten hoşlanırlar ve bazen bu durumda ağlamayı bile keserler.
Bebeklerin gelişkin bir tat alma duyguları yoktur. Ancak tatlı ve ekşi besinleri birbirinden ayırt edebilirler.
|