Evde hastaya bakacak kişinin temel bakım prensiplerini bilmesi oldukça önemlidir. Evde hasta bakımında temel sağlık prensiplerine uyulmadığı takdirde sağlam kişiler de hastalığa yakalanır.
Hastalıkların tedavisinde ilaçların kullanımı oldukça büyük öneme sahiptir. İlaçların hasta tedavisindeki kullanımda gerekli kurallara dikkat edilmelidir. Eğer hekimin önerisi doğrultusunda ilaç kullanılırsa hasta tedavi olur.
Hastalığın tedavisi için kullanılan ilaç hastanın iyileşmesini sağlar. Ancak unutulmamalıdır ki kullanılan her ilaç vücut için yabancı madde özelliğindedir. Dolayısıyla ilaçların, hastalığın tedavisi yanında zararlı yan etkileri de vardır. Vücut ilaçların zararlı yan etkilerini en aza indirmek için bütün gücünü kullanır. İlaçlar, yan etkilerinden dolayı zorunlu kalmadıkça kullanılmamalıdır. Kullanmak zorunda kalındığında ise yeterli dozlarda alınmalıdır.
İlaç kullanımında en doğru uygulama hekimin tavsiye ettiği ilaçların önerilen miktarda ve zamanında kullanılmasıdır. Hiçbir zaman hekim, doktor önerisi olmadan yararı vardır diyerek yasal olarak ilaçların kullanılması için gerekli yetki hekimlere verilmiştir.
İlaç kullanımında israfa kaçılmamalıdır. İlaçların hem pahalı hem de yanlış aşırı kullanıldığında zararlı olduğu unutulmamalıdır. Antibiyotiklerde olduğu gibi yanlış ilaç kullanımı hastalık mikroplarının daha da fazla direnç kazanmasına yol açar. Dolayısıyla dirençli hale gelen mikroplara karşı mücadele daha zordur. İlaçların amaç dışı kullanılması da önlenmelidir.
İlaçlar çocukların ulaşamayacağı yüksek ve kapalı bir yerde, nemsiz ve serin ortamda saklanmalıdır. Sıcak ve nemli yerlerde ilaçlar daha kısa sürede özelliğini kaybeder. Ayrıca ilaçların kullanımında son kullanma tarihine dikkat edilmelidir. Süresi dolan ilaçlar kullanılmamalıdır. Ayrıca rengi bozulmuş ve tortulaşmış ilaçlar kullanılmamalıdır.
Evde hastaya bakan kişinin ilaç kullanımındaki temel kurallara uyması gerekir.
Bu kurallar;
Hastalık için en uygun ilacın kullanılması, kullanılan ilacın uygun dozda olması, ilaçların önerilen uygun sürede kullanılmasıdır.
Hastalığın başarılı bir şekilde tedavisi için hekimin önerdiği uygun ilaçlar kullanılmalıdır.
Hastalığa uygun ilaçların kullanılmaması durumunda tedavide başarılı olunamadığı gibi hastaya zarar verilmiş ve gereksiz yere ilaçsız kullanılmış olur.
İlaçların dozu uygun olmalıdır.
Düşük dozlarda ilaç kullanılmasıyla hastalık mikrobunun daha fazla direnç kazanması sağlanır. Dolayısıyla hastalığın tedavisi güçleşir.
İlaçların yüksek dozlarda alınması ise vücuda zarar verir.
İlaçların kullanımında hekimin önerdiği sürelere kesinlikle uymalıdır.
İlaçların kullanımına, önerilen süreden daha önce son verilmesi düzelmeye başlayan hastalığın tekrar canlanmasına neden olur.
Evde hastaya bakan kişi, ilaç kullanımında yukarıda sıraladığımız temel kurallara uymalıdır. Bu temel kurallara uyulmasının yanında hastanın ilacı kullanıp kullanmadığı da kontrol edilmelidir. Hastaya bakan kişi düzenli olarak ilaç kullanımını gerçekleştirmelidir.
Evde hasta bakımında hastanın istirahatının iyi bir şekilde sağlanması için ayrı bir odası olmalıdır.
Hastanın ayrı bir odasının olması yanında rahat edeceği bir yatağı da olmalıdır.
Hasta odasının; sıcaklığı mevsime göre ayarlanmalıdır. Odanın sıcak olması hastaya sıkıntı verir. Havası tertemiz olmalıdır. Bu amaçla zaman zaman hastanın odası havalandırılmalıdır.
Hastanın odası ılık ve biraz nemli olmalıdır. Hastanın rahat uyuması açısından odanın ılık ve biraz nemli olması gerekir. Hasta bu ortamlarda rahat nefes alır.
Hasta odasında hastanın gözlerine doğrudan ışık gelmesi önlenmelidir. Hastanın odasının, yukarıda sıraladığımız özellikleri taşıması gerekir. Böylece hastanın daha iyi dinlenmesi sağlanır. Tedavide dinlenmenin gerekliliği göz önüne alındığında hasta odasının önemi daha iyi anlaşılır.
Evde hasta bakımı sırasında yapılması gereken önemli işlerden biri de hastanın genel durumunun ve seyrinin izlenmesidir. Hastanın izlenmesiyle, hastalığın gidişinin iyiye doğru mu yoksa kötüye doğrumu gittiği hakkında bir fikre varılır.
Evde bakılan hastaya genel olarak hastanın ateş ve nabzı takip edilir. Bunun sebebi bulaşıcı hastalıkların vücut ısısını arttırmasıdır. Dolayısıyla, hastanın ateş ve nabzında (kalp atış sayısı) artış görülür. Hastaya bakan kişinin ateş ve nabzı takip edebilmesi için bu ölçümlerin nasıl yapıldığını bilmesi gerekir.
Hastalığın seyrinin izlenmesi için hastanın zaman zaman ateşinin ölçülmesi gerekir. Hastanın ateşi, beden termometresi (vücut termometresi) ile ölçülür. Ateşin ölçülmesi vücudun belli bölgelerinden yapılır. Yetişkinlerde koltuk altı, ağız (dil altı) ve kasıktan yapılır. Bebeklerde ise genelde makattan ölçülür.
Ateş ölçümlerinde ölçümün yapıldığı yere göre farklı değerler elde edilir. Normal insanda koltuk altı ve kasıktan yapılan ölçümlerde 36.5 C'lik değer alınır. Dilaltından 37 C, makattan ise 38 C'lik ölçüm değerleri alınır.
Ateş ölçümüne başlamadan önce bir kap içerisine sabunlu su hazırlanır. Diğer bir kaba ise temiz su konulur. Bunun içine de pamuk yerleştirilir. Bir parça pamuk alınarak içinde sabunlu su bulunan kaba batırılır. Daha sonra da suyu sıkılır. Termometre önce sabunlu suya batırılmış pamukla yukarıdan aşağıya doğru, daha sonrada sabunsuz pamuk kullanılarak aynı şekilde silinir.
Termometre silindikten sonra kontrol amacıyla okunur. Termometre okunduğunda 35 C'nin üzerini gösteriyorsa 35 C'ye kadar düşecek şekilde bilek hareketiyle silkelenir. Termometreyi bilek hareketiyle silkeledikten sonra 35 C'ye düşüp düşmediği kontrol edilir.
Termometre kontrol edildikten sonra ateş ağızdan ölçülecekse hastanın ağzı açtırılarak termometrenin civalı ucu dil altına yerleştirilir. Bu işlemden sonra hastanın ağzı kapatılır. Hastanın ağzı kapattırılırken termometreyi dişleriyle sıkmaması gerektiği söylenir.
Termometrenin yerleştirme işlemi tamamlandıktan sonra 3 dakika beklenir. Eğer ateş ölçümü ağız yerine koltuk altından yapılacaksa koltuk altı ovulmadan ve bastırılmadan pamukla silini. Daha sonra termometrenin civalı ucu koltuk altı ovulmadan ve bastırılmadan pamukla silinir. Daha sonra termometrenin civalı ucu koltuk alına gelecek şekilde yerleştirilir. Hastanın kolu, göğsü üzerinde tutularak 5 dakika beklenir.
Eğer bebeklerin ateşi makattan ölçülecekse bebek sırt üstü yatırılarak belden aşağısındaki giysileri çıkarılır. Bebeğin iki bacağı tek elle tutularak hafifçe yukarı kaldırılır. Daha Sonra termometrenin civalı ucu makattan 1- cm içeri girecek şekilde sokularak 1-2 dakika beklenir.
Ateş ölçümü hangi bölgeden yapılırsa yapılsın hastadan alınan termometreye sabunlu sulu pamukla silinir. Termometre göz hizasında rakamlar kendine dönük olarak iki ucundan tutulur. Daha sonra civanın genleştiği nokta okunur. Okunan bu değer hastanın ateşini (vücut ısısını) belirtir. Hastanın ateşi ölçüldükten sonra ölçüm bir kağıda kaydedilir. Daha sonra termometre temizlenerek kabına konulur.
Vücudun genel durumu hakkında ateş ölçmenin yanında nabız sayısı da bilgi verir. Genellikle ateşli hastalıklarda vücut ısısındaki artışa paralel olarak nabız sayısı da artar. Vücut ısısının yükselmesi sırasında artan her bir derece için nabız sayısı yaklaşık 18-20 kez daha fazla atar.
Nabız sayımında 6-100 arasındaki kalp atış sayısı normal değer olarak kabul edilir. Bu değer bebeklerde ortalama 120'dir. Nabız sayımı en iyi şekilde yüzeye yakın atardamarlardan yapılır. Yüzeye yakın atardamarlardan kalp atışının en iyi hissedildiği yerler el bilekleri, şakaklar ve ayak üzerindeki atardamarlardır.
Ancak nabız sayımı için yetişkinlerin en uygun yeri el bilekleridir. Hastanın kollarından bir göğüs üzerinde tutulur. Nabız sayacak kişiler iki, üç ve dördüncü parmaklarını yan yana ve uçları aynı hizada olacak şekilde birleştirir. Daha Sonra nabız sayılacak bileğin başparmak hizasına gelen iç yüzüne koyar. Bilek üzerine konulan parmakların ucunda nabız vuruşları hissedildikten sonra bir dakikalık süredeki nabız atışları sayılır. Hastanın ateşinin kaydedildiği kağıda nabız sayısı da kaydedilir.
Evde hasta bakımında yeterli ve dengeli beslenme hastalığın tedavisi için önemlidir. Hastaların genelde iştahı azaldığında beslenme buna uygun olmalıdır. Hastaların iştahsız olması nedeniyle az ve sık yemek verilmelidir.
Evde hasta bakımı sırasında hastalığa uygun olarak hekim veya doktor tarafından verilen beslenme şekli uygulanır. Diğer bir ifadeyle bazı hastalıklar için özel beslenme uygulanır. Bu hastalıklara örnek olarak ishal verilebilir. İshal durumunda vücut normalden daha fazla su, tuz ve diğer mineraller (elektrolit) kaybeder. Vücut için oldukça önemli olan bu maddelerin tekrar karşılanması için hastaya su ve diğer mineralleri karşılayan sıvılar verilmelidir.
Hasta, sık dışkı yaptığından her dışkılamada çocuklar bir, büyükler iki bardak su içmelidirler. İshal, özelikle çocuklarda tehlikeli durumlar meydana getirmesi nedeniyle kaybedilen su, tuz ve mineraller zaman geçirilmeden verilmelidir. İshalli çocuklara, hazır ishal paketlerindeki toz karışım bir litre suda eritilerek içirilir. İshal paketlerinin bulunmadığı durumlarda ise bir litre suyun içerisine iki çorba kaşığı silme şeker ve bir çay kaşığı silme tuz konularak karıştırılır. Hastaya bu karışım içirilir.
Eğer hasta hazırlanan bu karışımın tadını beğenmez ise karışım su yerine ayran kullanılarak hazırlanır. İshalli çocuklara, aşırı yağlı ve şekerli gıdalar verilmemelidir. Bu gıdalar ishali artırır. Evde bakılan hasta bulaşıcı sarılık ise bu hastalara aşırı yağlı besinler verilmemelidir. Bu hastalar şekerli gıdalar, yağsız et vb. besinler yemelidir. Bulaşıcı sarılık hastası beslenmenin yanında yeterince dinlenmelidir.
Evde hastaya bakılırken, hastalığın sağlam kişilere bulaşmasını önlemek için önce hastanın odası ayrılmalıdır. Hastanın yanına sadece bakmakla görevli kişi girmelidir. Bu kişi hastanın yanına girerken ve hastaya bakarken ayrı elbise giymelidir.
Hasta bakımında temizlik ve dezenfeksiyon, hem bakım hem de hastalığın yayılmasında büyük önem taşır. Bu amaçla hasta odasının ve eşyalarının temizliğine büyük önem verilmelidir. Hastanın odası yeterince havalandırılmalı ve güneş alması sağlanmalıdır. Çünkü güneş ışınlarının mikrop öldürücü etkisi vardır.
Zaman zaman hastanın çarşafları ve çamaşırı da güneşlendirilmelidir. Hastanın kirlenen çamaşırları evdeki diğer kişilerin çamaşırlarına karıştırılmadan ayrı biriktirilmeli ve ayrı yıkanmalıdır. Hastanın çamaşırları yıkanırken kaynatılmalı veya dezenfektan madde içinde belli süre bekletilerek mikroplarından arındırılmalıdır.
Ayrıca hastanın çamaşırları özellikle, tersten ve dikiş yerlerinden ütülenmelidir. Tifo ve verem gibi bulaşıcı hastalıklarda hastanın balgam, kusmuk, idrar ve dışkıları özel kaplarda dezenfektan maddelerde bir süre bekletildikten sonra atılmalıdır. Hastanın yanında tükürük, balgam vb. atıkları için kullanılan ağzı kapalı madeni kaplar da kullanıldıktan sonra dezenfekte edilmelidir.
Hastanın yemek için kullandığı çatal, bıçak ve tabakları ayrı biriktirilmeli ve diğer kaplardan ayrı kaynatılarak yıkanmalıdır. Hastanın bakımı sırasında uygulanan temizlik ve dezenfeksiyon hastalığın sağlam kişilere bulaşmasını önler. |