Yaşlanma;
Her canlı için döllenme ile başlayıp ölüme kadar devam eden biyolojik bir süreç ise de katılım, yaşam biçimi, yapılan iş, beslenme alışkanlıkları, geçirilen kronik hastalıklar ve bireyin kişilik yapısı, toplumun ve çevresinin bireyi, bireyin de kendini algılayışı, vb. gibi etmenler nedeniyle bireysel farklılıklar da söz konusudur.
Yaşlanma Sürecinde;
Sağlık alanındaki bilimsel ve teknolojik gelişmeler önemlidir. Geliştirilen erken tanı ve tedavi yöntemleri ile hastalıkların önlenmesi, erken dönemde tedavinin sağlanması, ölüm hızını azaltmış ve bunun sonucunda beklenen yaşam süresi uzamış, toplam nüfus içinde de 65 yaş ve üzeri nüfus artmıştır.
Kuşaklar yaşlandıkça yaşlı nüfus büyüklüğünün nasıl artacağını, beklenen ömür belirlemektedir. Ortalama ömür beklentisinin artması ve yaşlı popülâsyonunun (genç popülâsyona göre) daha fazla sağlık hizmetlerini kullanması nedeni ile yaşlıların ihtiyacı olan hizmetlerin belirlenmesi ve yaşlı kesime götürülen hizmetlerin artması bu alanda çeşitli politikaların üretilmesini gerekli kılmaktadır.
Yaşlıların toplum içindeki statüleri, toplumun uygarlık düzeyinden çok geleneklerine ve kültürüne göre değişmiştir. Tarih boyunca yaşlılarla ilgili hizmetler dinsel ve kültürel düşünce hareketleriyle toplumdaki refah düzeyine koşut olarak gelişmiştir.
Endüstrileşme; toplumun sosyal yapısında önemli değişmelere yol açmıştır. Eskiden ‘ata’ ve ‘otorite’ olan yaşlı toplumsal prestijini kaybetmeye başlamıştır. Sosyal birim olan aile de bu değişimlerden etkilenerek, geniş aile tipinden, çekirdek aile tipine dönüştüğünden, yaşlı ‘son mercii’ olmaktan çıkmış, etrafına yük olmaya başlamıştır.
Değişen toplumsal koşullar nedeni ile sosyal güvenlik sistemi içerisine alınan yaşlıların maddi risklere karşı korunmaları gerektiği, yaşlılara aylık gelir, sağlık yardımları ve bakmakla yükümlü olduğu kişilere aylık ödemeler yapılması sağlanmıştır.
Sosyal güvenliği var olan bireylerin, emekliliklerinde gelirleri azalmakta, geçim koşulları zorlaşmakta, yaşlılığın doğası gereği çabuk ve sık hastalandıklarından sağlık diyet, ısınma vb. masrafları nedeniyle daha çok ekonomik desteğe ihtiyaç duymaktadır.
Emeklilik, eğer kişinin yaşamında gerçekten değerli bir şeyler varsa ona katkıda bulunmakta, yoksa elinden tuttuğu şeyleri de alarak, sosyal bir yaraya dönüşebilmektedir. Her hangi bir sosyal güvencesi olmayan yaşlıların durumu ise daha da zor olmaktadır. Yaygın bir sosyal güvenlik ağı kurulmayan ve kapsam dışı kalan insanlar yaşlılık günleri için bireysel sosyal güvenlik önlemleri almaktadırlar.
Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de toplumsal yaşamı olumsuz şekilde tehdit eden; yoksulluk, yaşlılık, özürlülük, göç, gecekondulaşma, nüfus artışı, eğitim, konut vb. sorunlar çağdaş bir toplum olabilmeye engel oluşturduğundan, bu engelleri ortadan kaldırmak ya da etkilerini aza indirmek için koruyucu, önleyici ve destekleyici nitelikli ayni-nakdi yardım hizmetleri önem kazanmaktadır.
Tıbbi ve teknolojik gelişmelere bağlı olarak ortalama yaşam süresinin hızla artması nedeniyle, ailenin fonksiyonlarının toplum tarafından üstlenilmesi gerekmektedir. Bu anlamda; sosyal refah ( bireylerin yaşam standartlarını koruma ve yükseltme amaçlı) hizmetleri önem kazanmaktadır. |