Başka ülkelerde bu işe profesyonel bir meslek gözüyle bakılmaktadır. Bizim dadılar ise "Aman gönül işi, zevk işi bu" deyip aslında ardında paranın yattığını açık açık itiraf edememektedirler.
Amerikalı bir anne yeni başlayan dadısına her şeyi listeliyor, yazıyor ve detaylandırıyor. Biz ise sıcakkanlı, sevgi dolu bir millet olarak, çocuğumuz yeter ki mutlu olsun, bize ne olursa olsun düşüncesi ile yaşıyoruz.
Her şeyi dadımız biliyor, biz annelere nasıl anne olmak gerektiğini onlar öğretiyor. Duygusallığımız ve çocuğumuzu emanet ediyor olmanın getirdiği vicdan yükü ile tüm sınırları ortadan kaldırmamız, abla, teyze diyerek samimi davranmamız biz genç annelere olan saygıyı azaltıyor. Bu bizim bir şey bilmediğimizin sinyalini veriyor.
İyi davranmak, iyi olmak, kalp kırmamak adına tüm ihmalkarlıklara, tüm geçiştirmelere göz yummak, daha da toleranslı olmayı gerektiriyor. Televizyon izlenme durumları ve kanallar hakkında uyarı yapmazsanız, tüm gün evde çocuğunuz arka planda kadın programları izlemek zorunda kalabiliyor.
Oysa "TV yasak, günde 30 dakika şu kaydı izleyebilir, o da akşamüstü uykusundan önce." diye açık konuşmak gerekiyor. Ama bunları söylediğimizde dadımız ya çocuğa kendi evinde bakmak istiyor, ya da mutsuz bir dadı ile karşı karşıya kalıyorsunuz, derdiniz çocuğunuzu değil, dadıyı mutlu etmek oluyor bir anda.
Hadi bakalım gidin ertesi gün gönül rahatlığı ile çalışmaya, toplantıya, kendinize zaman ayırmaya ve seni rahatlatacağım diye gelip, çocuğuna iyi bakacağım dedikten sonra "Beni mutlu et" diye bakan gözlere güvenmeye...
Bu ilişkilere "profesyonel iş" gözüyle bakamadığımız sürece şikayet edeceğiz dadılarımızdan. İşte bu yüzden bebeğimiz doğmadan önce önümüzdeki ilk iki yılı planlamak, kendimize "Ben ne istiyorum?" diye sormak gerekiyor. Bunu yaptıktan sonraki işimiz ise çocuğumuzu emanet edeceğimiz en doğru kişiyi seçmek ve ona en başından ne istediğimizi açık açık anlatmak.
Aksi takdirde altı ay sonra sadece çocuğumuz alıştığı için katlandığımız, tek derdimizin dadımızı mutlu etmek olduğu bir hayata doğru sürüklenir gideriz... |